18 Mart 2013 Pazartesi

Ruhi Mücerret !

Güne güzel başladım sanırım.Sebebi Murat Menteş.
Ne severim onu okumayı.Bunca zamandır Şebnem'ini kıskandım durdum.Aşka farklı,naif bir bakış açısıyla yaklaşan olağanüstü mektuplardır yazdıkları.Hala okumamış olan varsa...Bu sabah da son kitabından bir kesit okudum internette.Nazlı Hilal ! İsmimi onun  kaleminden okumak daha bi hoşuma gitti doğrusu.Hilal bulmuş kendisine.
Sabırsızlıkla kitabı okuyacağım günü bekliyorum....



''Müntekim Gıcırbey'den Şebnem Şibumi'ye Mektup - 2

Aşktan kaçış varsa bile kurtuluş yoktur.
 Şebnem, çizgi film kuzusu,
 Tütsülenmiş bir bahçede saklambaç oynuyor gibiyiz.
 Sensiz bütün tabancalar, fincanlar, odalar boş; sokakların hepsi ıssız, hiçbir gezegende bana hayat yok.
 Şebnem, her şeyde senden bir anı aksediyor, senin masumiyet kanıtı parmak izlerinle dolu sanki dünya.
 Gelgelelim masumiyet, yaşam belirtilerinin azlığı demektir Şebnem.
 Bu gidişle yokluğunun gürültüsünden sağır olacağım.
 Eline sihirbaz değneği geçmiş kör gibi.
 Arabalar etrafımda keskin frenler yaparak duruyorlar. Beynime sıcak asfalt dökülmüş gibi, hasretin katranı kafatasımdan gövdeme damlıyor.
 Şebnem seninleyken içimi padişah gururu kaplıyordu.
 Gözlerine bakınca, kanımda gıcır gıcır hançerler, kılıçlar yüzüyordu.
 Senin kadife geometrin başımı döndürüyordu.
 Bir yandan da karşında kendimi mağaranın girişindeki kütük gibi hissediyordum.
 Şimdi uzaya fırlatılan mekikte kilitli kalmış sinekten beterim.
 Şebnem, istanbul, Türkiye, dünya, galaksi, uzay senin olduğun yerde başlıyordu; neredesin?
 Sensiz, yolunu kaybetmiş görünmez adam gibiyim.
 Aptallığın otobanından dehanın patikasına mı varacağım? inşallah o yol, iki kişinin yan yana yürüyebileceği kadar geniştir.
 Kafamın içinde kocaman bir ağaç ve küçücük bir maymun var. Daldan dala zıplıyor, onu evcilleştiremiyorum.
 Bütün şarkılarda senden bahsediliyormuş, onu fark ettim.
 Ezelden beri o nazlanan senmişsin.
 Saray çatılarında senin için düello yapılmış…
 Her insan bazen gökte yabancı bir cisim görür de gözlerine inanmaz ya, yanındakine “benim gördüğümü sen de görüyor musun?” diye sorar.
 Bende seninleyken gözlerime inanamıyordum. Kulaklarıma inanamıyordum. Vücudumdaki hiçbir hücreye inanamıyordum.
 Kimseye soramıyordum da “benim gördüğümü sende görüyor musun?” diye…
 Seni unutma fikri bile, sana kavuşma umuduna bağlanıyor içimde
 Senden kaçış varsa bile kurtuluş yok Şebnem.
 Artık, su olsam sana doğru akarım, uçak olsam sana doğru uçarım, erik olsam sana doğru yuvarlanırım…
 Bizi ancak aynı banyoda yıkanmak paklar Şebnem.Yüreğin derinliklerinden yükselen sesler, kulakta sapıkça bir şey gibi tınlıyor farkındayım.
 Öpüyorum gözkapaklarını, dizkapaklarını, kalp kapakçıklarını.
 Müntekim''

Naif :)