29 Haziran 2013 Cumartesi

çalıkuşu*

İnsan ne kadar acı olursa olsun bir mecburiyeti kabul ettikten sonra içine sükun ve tevekkül geliyor.''
Reşat Nuri Güntekin - Çalıkuşu.




28 Haziran 2013 Cuma

Bejan Matur !





''Diyorlar ki
Bir insanı yerin yedi kay dibine sallayın

Yine de Allah’ın üzerine düşecektir.
Dilerim öyledir.
Ve biliyorum ki
Yüceltir varlığı Allah
Düzende tutar
Ve aşkı biliyor olmalı ki
Kaosu öğretir.”

27 Haziran 2013 Perşembe

Seni tanıdığımdan beri bir gemi geçiyor içimden. Hep ama.

''Hani böyle karanlık bir gecede, ıssız bir yokuşu tek başına inerken bir köşeyi dönersin de deniz çıkar ya karşına. Sonra o denizde bir gemi belirir. Şıkır şıkır ışıklarla geçip gider. Sen sevinirsin. Hiç nedensiz ama. Sonra için kıpırdar ya hani, öyle işte. Seni tanıdığımdan beri bir gemi geçiyor içimden. Hep ama. ''

Çemberimde Gül Oya

 
 

26 Haziran 2013 Çarşamba

Müntekim Gıcırbey'den Şebnem Şibumi'ye Mektup - 1

Hayatımın sonuna kadar gülümseyerek okuyacağım nadide mektuplardır Müntekim Gıcırbey'in Şebnem Şibumi'ye mektupları..Şebnem'i pek kıskanırım :) Zira Menteş beyle tanışmama vesile mektuplardır.Kendisinin kitaplarını bu şahane yazıları gördükten sonra okumaya başlamış idim. Geç buldum çabuk kaybetmeyeceğim.Her okuduğumda pek keyif alırım,aşktan da umudumu tatlı tatlı kesmem ;) En keyif aldığım mektubu..



Alevleri görmezden gelerek yangını söndüremeyiz.
Şebnem, susamlı akide şekerim, saraya sızmış lunapark balerinim; ilk hamleyi suçlular yapar. Yani ben. Paso ilklere imza atıyorum. insan otuz yıl yaşayınca, dünyanın üç günlük olduğunu anlamaya başlıyor. Bir yandan da peccatophobia'ya [günah işleme korkusu] kapılıyorum galiba. Anlamı, ağırlığı olan her şey otomatikman senin safına geçiyor Şebnem. Saçma ve boşuna olan ne varsa benim yöreme birikiyor. Uygarlık bize milyon çeşit yasakla sağlanmış bir düzen hediye etti. Sanırım, en temel dertlerimizin, varlığımızın özünü teşkil eden trajedinin yatıştırması konusunda kimseye güvenmemeyi öğrendik. Eğer bir hedefin yoksa, kulağın rahat olur. Kaybedecek bir şeyin yoksa, kaybolmak seni bozmaz. Yenileceğinden eminsen, rakibini ciddiye alman gerekmez.Şu anda Tomaso Albinoni'nin [1671-1750] Adagio'sunu dinliyorum. Notalar daima harflerden daha anlamlı, daha etkileyicidir. Melodiler, kelimelere beş çeker. Sekoya ağacının kabuğu ateş geçirmezmiş: Sekoya ormanında yangınlar, ağaçların içinde olup bitermiş.
Şebnem, alevleri görmezden gelerek yangını söndüremeyiz.
Şebnem uzaya baharın gelmesi, seni bulmama bağlı.
Şebnem kalbimden senin kalbine balyozla bin pencere açayım.
Şebnem her gülümseyişinde tüm ülkeye çay ısmarlayayım.
Şebnem seninleyken bir yudum çay zenginleştirilmiş uranyum gibi enerji veriyor bana.
Şebnem ne çok melek var yüzünde, tebessümün için binlercesi çalışıyor olmalı.
18. ve 19. yüzyıllarda, ingiltere'deki şapka fabrikalarında çalışan insanların yüzde 10'u delirerek ölmüş: Keçe işlemekte kullanılan cıvanın yan etkileri...
Şebnem, üzerinde şapkalar yüzen bir cıva nehrine ayaklarımı sarkıtmış vaziyetteyim.
Şebnem niye böyle? Aşkın, patlayan bir okyanusun tozları gibi saçılıyor.
Şebnem bulutlara kement atayım, ne kadar istersen onca yağmur ayarlayayım.
Şebnem kediler geliyor apartman boşluğuna, doğrudan bana miyavlıyor-lar, sanki senden bahsediyorlar, dikkatle bakıyorum.
Şebnem zarflar açıyorum, faturalar çıkıyor içinden. Sanki senden bir haber gelecek, senin el yazın, imzan olacak... Öyle saçma, küçücük, tülbent boncuğu gibi umutlar pıt pıt içimde beliriyor.
Şebnem uçaklar geçiyor. Uçakları sanki sen kullanıyorsun.
Her şeyde sana dair bir ipucu, bir işaret seziyorum.
Hayat çok tuhaf Şebnem: Paraşüt, uçaktan yüz yıl önce, 1783’te icat edilmiş.
Şebnem içimde, kum saatindeki toz şeker gibi senin sevgin birikiyor. Milletçe öteden, varlığın başımı döndürüyor.
Tessenjitsu adlı Japon dövüş tekniği, sadece yelpaze kullanarak adam öldürmeye dayalıymış.
Zarafetin aksesuarı, cinayetin aracı olabiliyor.
Şebnem her zorluğun içindeki kolaylığı, kara üzümün iri çekirdekleri gibi bulup çıkarabiliriz.
Dilim uyuştu Şebnem, parmaklarım yazmaktan oksitlendi. Laf uzadıkça anlam geriler. Sözlerde o acı yalan tadı belirir.
Şebnem imparatorluk gibisin, dünyayı özelleştiriyorsun. Kalbim jelatini i yoyo gibi zıplamaya başlıyor sesini işitince.
Cehennemde teçhizatsız kalakalmış itfaiyeci gibiyim.
Tamam abartmayayım, tozutmayayım, uslu çocuk olayım. irmik helvasının üzerinde uçan kelebek gibi toz olayım.
Beni kınama yeter ki, huylarımı değiştiririm. Bir robot kadar iffetli, güvercin kadar ılımlı olurum.
Şebnem ballanmış ilkbahar gibisin. Leylaklarla dolu bir akvaryum, akasyalardan süzülen ikindi ışığından yapılmış gibisin. iğde yumuşaklığı, iğde esansı, iğde reformistliği var sende. Üzerinde nar, kiraz, mandalina ve zeytinler yetişen bir ağacın mucizesini üstlenmişsin.
Benim payıma paylaşılamayan şeyler düştü galiba? Beni mahveden hatalarım hangileriydi, emin olamıyorum. Gerçek bela, devrim niteliğindeki bahtsızlık, büyük noksan neydi hayatımdaki? Bunlar ve benzeri belirsizlikler insanı sersemletiyor. Yanlış anlamaların mikrodalga fırınında ısıtılmış ve çabucak bayatlayan umut kırıntılarıyla besleniyorum. Zehirlenmeye bile yetmeyecek porsiyonlarla. Çölde seraplar gören bir şempanze gibiyim. Tımarhanede esir edilmiş felçli bir dilsiz kadar gerginim.
Pekala... Ciddiye alınmak için mızıkçılığa başvurma taktiğini kenara bırakayım.
Sonuçları nedenlerin önüne almayayım. Methiyeden şantaja geçmeyeyim. Vahşetim teröre dönüşmesin.
Papatyaları harf olarak kullanayım.
Çağın gerisinde kalmayayım.
ilk romanı 1007 yılında Murasaki Shikibu adlı Japon soylusu bir kadın yazmış; kitabın adı Genji'nin Hikayesi.
Romancılar bin senedir çalışıyor; bin yıla kalmaz seni anlatabilecek seviyeye ulaşırlar.
insanı cazibe hareket ettirir, mucize de durdurur.
Sözlerim sana karmaşık mı geliyor? Birinin beni anlaması için yanımda elli yıl geçirmesi gerek Şebnem.
Keşke, içimizdeki bitki örtüsünü çürümeye terk etmek zorunda olmasak.
Kendimizi emanet edebileceğimiz kişiyi bulana kadar canımız çıkmasa.
Benzer şeyler arasında fark gözetme lüksüne sahip değiliz.
O kadar zekisin ki Şebnem, benim kurnazlığım senin dehanın yanında sağır bir devede kulak.
Belki dileklerim gerçekleşmese de iyi bir insan olurum?
Sanırım cehenneme gerçekten uğrayacağım, fakat cennete yakın bir bölgesine.
Şişko bir şeytanın, çelimsiz bir meleği göğsümün kafesinde patakladığını hissediyorum...
Dişlerini, çillerini tek tek öpüyorum.
Müntekim

23 Haziran 2013 Pazar

Berat***

Okumuşların kendilerini evrenin işleyişinde gerekli bir unsur olarak görmeleri, cahillerin batıl inançlarına eşit. (U. Eco, prag mezarlığı)

Allah bilgimizi böyle burnu büyüklükle görmeyi nasip etmesin.Asla niyetimizi ve yolumuzu bu kılmasın temennisindeyim.Okuyoruz,okuyacağız bu meramımız hep sürecek inşallah ama asla bir başkasının bilgisini hor görmeden ,her insandaki cevheri küçümsemeden olsun..Yol böyle olursa bilgi artacaktır.

Tek kanatlı kuş uçmaz.Her yönlü bilgi sahibi olmanın huzuru da bir başka.Bu konuda bu mübarek Berat gecesinde kendim için büyük insanlık için küçük bir adım atıyorum.Kur'an-ı Kerim'i hakkıyla okumayı beceremiyordum.Bu konuda kendimi geliştirecek, ileri kademede okuyacağım inşallah.Tabi aynı gün içinde İtalyanca öğrenme isteği de bana has bir özellik değildir umarım:)

''Dünyanın çocukluğu diye bir şey varsa bu, kandil geceleri ve bayram sabahlarıdır.''İ.Tenekeci
İçimizdeki çocukla,onun öğrenme aşkıyla dolu bir ömür,sevdiklerimiz,sağlığımız ve bunlara şükrümüz hep olsun inşallah..

Ve güzel bir insanın lafı ile;
Kandil geceleri kandil olup kandilin içinde fitil olabilenlerden olman dileğiyle...
                                                                                                     olmamız dileğiyle.....
***Rızkımız, ömrümüz yazılsın bu gece***

Ahududu cumartesi




Bursa'da yaşamak 45 dakika içerisinde Uludağ'ın eteklerindeki mis gibi köylerde haftasonu geçirebilmek demektir.Biz de bu haftasonu aynen öyle yaptık ailecek.Çoğunlukla su almak üzere gittiğimiz köyün yaylasına da çıktık bu sefer.Tabi ne görelim bissürü ahududu tarlası!!Bir çiftçi aileden rica ettik parasını vermek üzere ama sohbet açıldıkça Artvin mevzusu açıldı ve hemşehri olduğumuz da ortaya çıkıverdi.Tabi parasını almadılar,helal ettiler. Koca bir kutu hem de..Bu kadar güçlükle yetiştirilen,toplanan bir meyvenin emeği karşısında ezildik.Ne kadar narin,zor yetişen bir meyve.Bir o kadar da lezzetli,tüm kırmızı meyveler gibi =)








Bahçelerden soframıza gelene kadar emeği geçen herkesin eline,yüreğine,emeğine sağlık..Biz de bu emekleri heba etmiyor ve yarın hemencecik ahududu pastası yapıyoruz..

21 Haziran 2013 Cuma

Yusuf Atılgan-Aylak Adam

İlk defa Yusuf Atılgan okumuş biri olarak genel anlamda kendisini beğendiğimi söyleyebilirim.Ancak mevsimden midir nedir bilmem biraz zoraki bitirdim gibi .Sanki soğuk bir kış akşamı kalorifer kenarında-keşke soba olsa- okunası bi kitap.Herşeye rağman kitaptaki karakterleri sevdim ben.Seneler sonra bile aklımda kalabilecek bir kitap.Vikitap internet sitesinin tavsiyesi üzerine aldım.Veee tabi bir de Kenan Işık'ın' kim milyoner olmak ister 'adlı yarışmasında bir yarışmacıyla yaptığı mıuhabbet üzerine meraklandığım bir kitap oldu.Biraz avam bir yorum olabilir ama hakkaten ne aylak adammış be..Aylak Adam’ın kişiliğinde, ‘Bütün değerlerini yitirmiş, dayanacak bir şey’ arayan, henüz yolunu bulamamış aydın gençliğin tipik bir örneğini buldum.Misali çoktur.
Kitaplığımda yer edindi,bir gün tekrar okur muyum ? Nasip =)Bu yalın üslubu sevdim ama okunası daha yüzlerce olağanüstü kitap varken bence geriye dönmemeliyim.

14 Haziran 2013 Cuma

Bin Muhteşem Güneş

Kitaplığımda uzun süre evvel alınıp okunmayı bekleyen kitaplar arasından itina ile seçildi ''Bin Muhteşem Güneş ''.Khaled Hosseini beni büyülemeyi başarmış yazarlardan.Kitaplarını okuduğumda kendimi Afganistan sokaklarında hayal ediyor olabilmem tesadüf olmamalı.Hikayelerine birebir tanık olabilmek,yaşayabilmek müthiş bir his. Ve bir tarih kitabının sıkıcılığından uzakta tarihine tanıklık etmek bir ülkenin.



 
 
Ve çoğu kitapta olduğu gibi altı çizili satırlar..
 
 
 
''Oğlanların,dostluklara da güneşe davrandıkları gibi davranmadığını anlamaya başlamıştı:varlığını tartışılmaz,mutlak kabul etmek,parlaklığının tadını çıkarmak,ama üzerinde kafa yormamak''
 
 
 
Hayatımda duyduğum en iyi kitap isimlerinden biri olarak  kalacaktır.Yazarın son kitabı da mutlak okunacaklar listesinde.

12 Haziran 2013 Çarşamba

Monet !

''Kekikli zeytinli bi kahvaltı hazırlasalar.
Nerde olduğumu hatırlamasam. Hatta adımı bile unutsam." Melih Cevdet Anday


7 Haziran 2013 Cuma

Aşk ,bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir-Livaneli

Livanelim yapmış yine yapacağını.Bir solukta biten bir kitabı daha benim için kalsikler listesine girmiş bulunmakta..Kitaptan birkaç alıntı ;

*İşte anahtar kelime bu;hayatın özü,büyük sırrı;olmazsa olmazı:Unutmak.Eğer unutmak diye birşey olmasaydı,yaşam da olmazdı.İnsan unutmadan hayatını sürdüremez.
*Aşk denen şey bazen yürür,bazen uçar;bazen koşar biriyle birlikte;bir başkasıyla ölümcül yürüyüşe çıkar;üçüncüyü buzdan heykele çevirir;dördüncüyü atar alevlerin içine....
*Birine aşık olmak gözü bağlı olarak bir uçurumun kıyısında yürümek demektir.Başına neler geleceğini hiçbir zaman bilemezsin.
*Asıl tehlikeli olan da karasevdadır.Araplar buna garam derler.
*Kıskanmayı bile unutmak.Onu mutlu eden her şeyi ve herkesi sevmek.O noktada sahiplenmek biter,saf aşk kalır.
*Çünkü aşk fizikseldi kimyasal değil.Peygamberlere 'Tanrının Sevgilisi 'diyorları ama kadınlar onları Tanrı'dan değil diğer kadınlardan kıskanıyorlardı.Demek ki peygamber olmak bile aşk konusunda temel bir farklılık yaratmıyordu.
*Birine sevdalanmak,donmuş bir gölde nerede ve ne zaman kırılacağını bilmene imkan olmayan ince buzlar üzerinde yürümek anlamına gelmiyor muydu ?


6 Haziran 2013 Perşembe

Yaşasın Haziran Yağmurları :)

Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.
Akşamlardan, gecelerden, senden uzağım

Şiirlerim rüzgardır uzak dağlardan esen
Durgun sular gibi azalacağım
Bir gün, birdenbire çıkıp gelmesen.
Şarkılarla geleceksin, duygulu, ince
Yalnız gözlerime bak diyeceksin.
Ellerim usulca ellerine değince

Kaybolup gideceksin
Bir elim seni çizecek bütün pencerelere
Bir elim seni silecek.
Kalbim: Ebemkuşağı; günde bin kere
Senin için yeni baştan can kesilecek.
Ne güzel seni bulmak bütün yüzlerde
Sonra seni kaybetmek hemen her yerde
Ne güzel bineceğim vapurları kaçırmak
Yapayalnız kalmak iskelelerde.
Seninle bir yağmur başlıyor iplik iplik,
Bir güzellik doğuyor yüreğime şiirden.
Martılar konuyor omuzlarıma,
Gözlerin İstanbul oluyor birden.


Yavuz Bülent Bakiler

5 Haziran 2013 Çarşamba

kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa..

....''kandil geceleri bir şehrin buhur kokmuyorsa
     yagmurdan sonra sokaklar ortadan kalkmiyorsa
     o şehirden öcalmanin vakti gelmiş demektir''....   İsmet Özel


Hasbelkader bu yazımı okuyan herkese hayırlı kandiller dilemekteyim.Güzel yurdumda barış,huzur,hak,adalet,yeşillik dolu nice kandiller ola.Eve yayılan kandil simidinin kokusu gibi ola herşey hayatımızda.

Eskiden kandil geceleri pek bi hevesli olur sevinç içinde beklerdim bu geceleri.Ama doğruyu söylemek gerekirse artık bu heyecan yok içimde.Zaman beni mutsuz kıldı heyecanımı yitirmeme sebep oldu.Belki biraz tuhaf bile olacak ama Allah'a küstüğüm kandilleri bile bilirim.Gerçi bu kandil de aramız pek iyi sayılmaz.Ama olsun olur öyle sevenlerin arasında kırgınlıklar.Zaten ben en çok sevdiklerime kırılıyorum.Kırılabilmek de güzel ,bu duyguları verdiği için de rabbime teşekkür ediyorum.Ama içini asla dolduramayacağım bir mutsuzluğu bana verdi,yerine daha güzel şeyler mi düşünüyor acep?Amaaan neyse canım zaten bireysel dileklerimi sunmuyorum ki ben artık:)Genele hitap eden ortaya karışık dualar...

Bugün hava yağmurlu,buhur kokuyor .Bursa'dan öcalma vakti geldi. İçimiz ferah ola !

ile

Muhteşem bir kitap son buldu...Oruç Aruoba-ile
Bir kitaba aşık olmak için bir cümle yeterli bana ama bu öylesine bir kitap ki altı çizili çok cümlenin ''tadı dimağımda''
          *Sevgin,belirgin ve tek seferliktir-bir tek O'dur,sevdiğin,her seferinde !...
          *Sevdiğin bilmediğindir.
          *Anlamlar hep yavaş yavaş oluşur benim kafamda-hani biliyorsun : önce yavaş yavaş,sonra paldır küldür.Ve tersi..

gibi cümlelerde kalbimde taht kurmuş kesinlikle tekrar okuyacağım kitaptır.Kitap olağanüstü mottolarla da donanmış vaziyette.Şiddetle bu ilişki defteri tavsiye edilir.Bu Oruç beyle ilk buluşmamız sanırım daha çok görüşeceğiz :)